Vestnik Kavkaza’da Kamran Gasanov’un “Putin neden Türkiye’ye hâlâ gitmiş değil?” başlıklı yazısını eksiksiz çeviriyorum. Yazı, iyi bir özet olmasından başka Rusya tarafının yarı resmi görüşü olarak da görülebilir. İkinci yazı, İzvestiya’da yayınlanmış çok daha kapsamlı bir makalenin genişçe özeti: Valentina Averyanova AB’nin 14’üncü paketinde beklenen Rusya’nın SPFS sistemine yaptırımların Rusya dış ticaretini nasıl etkileyeceğini inceliyor. Özellikle aralık ayından beri ikincil yaptırımlar tehdidi altında Türkiye’deki banka ve şirketlerin Rusya ile ilişkilerini daraltma çabası dikkate alındığında, konu Türkiye açısından da yakıcı.
‘Putin’in ziyareti neden erteleniyor?’
Türkiye Rusya’nın dış siyaset önceliği olarak kaldığından Putin’in Ankara ziyareti de eskisi gibi güncel bir konu. Putin’in yardımcısı Yuriy Uşakov 6 Mayıs’taki brifinginde bu konuda açıklama yaptı ve şöyle dedi: “Putin’in Türkiye ziyareti öncelikli görevlerden biri; ama kesin tarih henüz saptanmış değil. Sayın Erdoğan’ın davetiyle olası tarihleri görüşüyoruz.”
Gerçekten de Putin’in Türkiye ziyareti uluslararası siyasette en tartışmalı meselelerden biri olmaya devam ediyor. Bu ziyaretle ilişkili gündem Rusya ve Türkiye’de olduğu gibi Batıda da büyük ilgi uyandırıyor.
Putin’i Türkiye’de ilkin geçen yılın sonunda bekliyorlardı. Sonra taraflar görüşmeyi seçim süreçlerine bağlı olarak ertelemekte anlaştılar. Martta Rusya’da başkanlık seçimleri yapıldı, Putin kesin bir zafer kazandı. Türkiye’de belediye seçimleri oldu, Erdoğan’ın partisi ilk defa muhalefetteki CHP karşısında kaybetti. Bu olaylardan beri bir aydan çok geçti ama Putin Türkiye’ye gitmedi.
Ziyaretin ertelenmesi resmi olarak dile getirilmeyen ama gerçekte önemli rol oynayan bir dizi faktörden kaynaklanıyor. Bunlar arasında silahlı çatışmaları, iktisadi problemleri ve diğer küresel meydan okuyuşları kapsayan güncel uluslararası durumun karmaşıklığını vurgulamak mümkün.
Martta Rusya kanlı bir terör saldırısı yaşadı. Saldırganlardan ikisinin bundan önce Türkiye’ye gitmiş oldukları açıklandı. Moskova ve Ankara bu olayla ilgili istihbarat takası yaptılar ve terörizmle ortak mücadele etmekte anlaştılar. Olay, iki ülke arasındaki ilişkilerde soğumaya yol açmadı ama Putin’in yurtdışı ziyaretinin önceliğini iç gündemle bağlantılı olarak azalttı.
Daha sonra Erdoğan’ın ABD’yi, Putin’in de Çin’i ziyaret etmeye hazırlandığı ortaya çıktı. İki ülkenin yönetimleri bu iki önemli olaya hazırlanmaya başlamıştı. Putin’in ziyaret tarihi belli, 15-16 Mayıs; Türkiye lideri ise Filistin’deki gerginlik karşısında Beyaz Saray’daki görüşmesini erteledi.
Rusya ve Batının Ukrayna yüzünden karşı karşıya gelişine de bazı düzeltmeler yapılıyor. Özel askeri harekat, özellikle Fransa’nın Ukrayna’ya birlik göndermeye hazır olduğu haberleri ve Britanya dışişlerinin Rusya topraklarının içine saldırıları meşru saydığı açıklamaları ışığında Rusya başkanı bu meseleye büyük dikkat ayırmak zorunda bırakılıyor. NATO’nun çatışmaya çekilmesi Rusya’nın da karşı aksiyonunu tetikliyor: Putin, taktik nükleer silahların kullanılacağı bir tatbikat yapılması emrini verdi.
Bu aylarda Rusya ile Türkiye arasında mali-iktisadi nitelikte problemler de ortaya çıktı. ABD yaptırımlarından sonra bir dizi Türk şirketi Rusya’daki muhataplarıyla çalışmayı kestiler. Deniz Bank Rusyalı müşterilerine hizmet kurallarını sertleştirdi; Turkish Airlines ise Rusyalı turistlerin İstanbul üzerinden Latin Amerika gezileri yapmasını engelliyor.
Ancak Rusya-Türkiye ilişkilerinde küresel bir sarsıntı gözlenmedi. Putin’in Türkiye ziyareti Erdoğan için olduğu gibi Kremlin için de büyük önem taşıyor. Her iki ülke de birbirine önemli bir stratejik ortak olarak bakıyor ve siyaset, iktisat, enerji, kültür ve savunma da dahil muhtelif alanlarda işbirliği yürütüyor.
Rusya-Türkiye ilişkilerinin bundan sonraki gelişmesi ekonomi alanında karşılıklı etkileşimin güçlendirilmesine, ABD-Avrupa yaptırımlarının etrafından dolanacak yol arayışlarına, enerji dahil ortak projelerin genişletilmesine yol açabilir. Sinop’ta ikinci nükleer enerji santralinin inşası meselesi Rosatom ile Türk hükümeti arasındaki görüşmelerin konusu olmaya devam ediyor.
Rusya ve Türkiye uluslararası meselelerin çözümünde de birbirlerine muhtaç. İsrail-Filistin savaşı konusunda iki ülke kavramsal olarak aynı tutumdalar ve Gazze’de ateşkesin sağlanmasına çalışıyorlar. Ankara da Moskova da Filistin devletinin kurulmasının zaruretini beyan ediyor. Bu bağlamda Rusya, Türkiye’den farklı olarak, İsrail’e yaptırım getirmiş değil.
Ukrayna meselesinde Türkiye arabulucu olmaya ve ateşkesin sağlanmasına çalışıyor. Kremlin Ankara’nın çabalarını takdir ediyor ve memnuniyetle karşılıyor, kendi menfaatlerinin ve sahadaki oluşan realitenin hesaba katılması halinde barışçıl çözüme hazır olduğunu açıklıyor.
Türkiye ve Rusya güney Kafkaslarda kalmış bulunan Azerbaycan-Ermenistan çelişkilerinin çözümüne kararlı, sınır blokajının kaldırılmasını ve ulaştırma yollarının açılmasını destekliyor. Ankara ve Moskova 3+3 platformunun da başlatıcıları ve katılımcıları.
Putin’in Türkiye ziyareti belli ki, Uşakov’un açıkladığına da bakılırsa, yapılacak. İki liderin buluşması Rusya ve Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesinde yeni bir aşama olmakla kalmaz, doğu Avrupa ve Karadeniz’de istikrar ve güvenliğe de katkıda bulunur. (K. Gasanov / Vestnik Kavkaza, 7 Mayıs)
‘SPFS’ye yaptırım ve çıkış yolları’
AB 14’üncü yaptırım paketinin hazırlıklarını sürdürüyor. Olası sınırlamalardan biri AB ülkelerinin Rusya MB’nın SPFS (mali mesajlaşma sistemi; SWIFT analogu) sistemini kullanmasının yasaklanması olabilir. …
SPFS 2014’te, Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasından sonra Batının getirdiği yaptırımlara cevap olarak yaratıldı. … Daha o zaman Rusya’nın uluslararası bankacılık iletişim sistemi SWIFT’ten çıkartılması tehdidi ortaya çıkmıştı.
Devlet İdarecilik Üniversitesi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İktisadi İlişkiler kürsüsü başkanı Yevgeniy Smirnov’a göre:
“SPFS’nin yaratılması yerli ekonomiye karşı 2022 şubatından beri getirilen yaptırımların olumsuz etkisinin sınırlanmasına yardımcı oldu. En azından bu etkiyi belirgin şekilde azalttı.” …
Rusya Mali Müdürler Kulübü başkanı İrina Arehina da şöyle diyor:
“Basit olarak sistem şöyle çalışıyor: banka, diğer bankanın ondaki hesabına havale yaptığına dair bildirim alıyor; bildirimin mesela SWIFT üzerinden gelmesi de havalenin gerçekleştiğini garanti ediyor. Bankanın paranın girdiğini kontrol etmesine gerek yok, bu parayı alıcıya gönderebiliyor.” …
Bu da, Smirnov’un dediğine göre, dış ticaret için önemli; zira bu tür bir sistem ülkeler arasındaki ithalat-ihracat işlemlerinde para havalelerine imkan veriyor.
Bugün SPFS’ye 550’den çok banka ve şirket katılmış durumda; bunların 150’si, aralarında Ermenistan, Belarus, Almanya, Kazakistan, Kırgızistan ve İsviçre’nin de olduğu 20 farklı ülkeden yabancı şirket ve bankalar. Rusya-Çin şirketi RusTransChina genel müdürü Aleksandr Strelnikov’a göre Çin, Hindistan ve İran’ı da ödemeler sistemine katma planları var. …
Strelnikov, 14’üncü pakette öngörülen AB yaptırımlarının SPFS’yi vuracağına emin. AB’nin SPFS kullanılması yasağı Rusya’nın bankacılık işlemlerinde sürekliliğin bozulmasına ve artan havale gecikmelerine yol açacak.
Yevgeniy Smirnov da sistemin bugün Avrupalı muhataplarla yürütülen yegane ödeme sistemi olduğunu belirtiyor:
“Eğer SPFS’ye yaptırım getirilirse Rusya’nın Avrupalı ortaklarıyla birlikte, belki de aracı ülkeler üzerinden alternatif mekanizmalar üzerine çalışması gerekecektir.”
Ancak İrina Arehina, AB kendi bankalarına SPFS üzerinden çalışma yasağı getirirse Rusya için ciddi sonuçlar doğuracağı konusunda hemfikir değil. Avrupa şu anda Rusya’dan muhataplarıyla ilişkilerinde esas olarak SWIFT’e bağlı ve yaptırım altında olmayan bankaları kullanıyor:
“Ancak SPFS’nin gelişme perspektifi açısından Avrupa’da sisteme getirilecek bir yasak kuşkusuz yansımasını bulacaktır, zira SPFS, Rusya’nın ihracat kapasitesi dikkate alındığında Belçika sistemiyle rekabet için iyi bir şans.”
Daha tehlikelisi ise, AB’deki bankaların SPFS’yi kullanan kredi kuruluşlarıyla çalışmasına yasak getirilecek bir senaryo olabilir. Arehina şöyle açıklıyor:
“Bu durumda sistem yakın sınır ülkelerindeki [Baltık dışında eski SSCB ülkeleri — H.Y.] muhataplarını kaybedebilir. Ancak öncelikle, 14’üncü paketin ihlali halinde hangi yaptırımların getirileceğini bilmek gerek. Belki de kaybın hacmi pek o kadar ciddi olmayacaktır; yakın sınır ülkelerindeki bankaların pek azı Avrupa’yla aktif temas halinde.”
Rusya Maliye Üniversitesi Hukuk Fakültesi kıdemli öğretim üyesi Aleksey Serada da Avrupalı kredi kuruluşlarının siyasi nedenlerle SPFS sistemine katılmaktan zaten vazgeçtiğini teyit ediyor. Yaptırımların temel amacı, Rusya’ya dost ülkelerin kuruluşları üzerinde baskı. …
Serada şöyle diyor:
“Unutmamak gerek ki SPFS bir ödeme sistemi değil; dolaysız bir mali bildirim sistemi; bu yüzden sınırlayıcı tedbirlerin getirilmesi hesap işlemlerine doğrudan bir etkide bulunmaz, ama iletişim aracı olarak başka bir mekanizma bulmak gerekir.” …
Smirnov da SPFS’nin Rusya’ya gerekli olduğuna, çünkü Batı ülkelerine bağımlılığı azalttığına dikkat çekiyor. Bütün milli ödeme sistemleri öncelikle dost ülkelerle çalışmaya odaklanmak zorunda. …
Smirnov, bugün dünyada milli ödeme sistemleri devrinin başladığına emin:
“Bu şu anlama geliyor: birçok gelişmekte olan ülke Rusya’ya yapıldığı gibi SWIFT’ten çıkarılmanın risklerinin tamamen farkında. Milli ödeme sistemlerinin gelişmesi… küresel ekonominin fragmentasyonunu güçlendirmesine rağmen rekabeti teşvik ediyor.” …
Aleksandr Strelnikov, sonuçları yumuşatmak için bir diğer stratejinin de dost ülkelerle ikili ticari ilişkilerin geliştirilmesi olabileceğini düşünüyor:
“Rusya mal ve hizmet ticareti için, böylelikle bankalar arasındaki karşılıklı bildirim sisteminin kullanılması zaruretinin etrafından dolanmak amacıyla barter veya doğrudan nakit mutabakatlarını kullanamaz.” Barter petrol, gaz, metal gibi hammadde veya tarım ürünleri takasında kullanılabilir. … (V. Averyanova / İzvestiya, 11 Mayıs)