Gamze İşler
İzmir Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Hâkim Oktay Tabur’un İzmir Adliyesi’nde bulunan dinlenme odasında cephaneliğini sergilediğini ortaya koyan görüntü siyasiler, hukukçular ve vatandaşlar tarafından tepki topladı.
Görevden alınan İzmir Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Oktay Tabur Odatv’ye konuştu.
Hâkim Tabur “Benim kendimin o odada tek kare fotoğrafı yoktur” dese de, 2 Mayıs 2024’te teftiş kurulunun İzmir’e gelmesi ve Tabur’un odasında misafir etmesiyle bugün gündeme taşınan fotoğrafın çok spontane gelişip çekildiğini ifade etti.
Ayrıca makam odasını kendi cebinden harcama yaparak dizayn ettiğini söyleyen Tabur “Ben mesleğime aşığım, mesleğin temsilini en üst düzeyde yapılmasını savunan biriyi. Giyimimle kuşamımla ve yaşam biçimimle herkesin örnek alabileceği işte budur diyebileceği bir profil çizdim” dedi.
FETÖ’cülere hedef olduğunu söyleyen Oktay Tabur, bu olaydan sonra kimlik bilgilerinin yayınlandığını dile getirdi.
HSK TEFTİŞ KURULU BAŞKANI UYARMAZ MIYDI
Tabur, “Şayet yanlış bir durum olsaydı HSK teftiş kurulu başkanı tabi ki ‘uygun olmamış tamam ruhsatlı ama burada bulundurmayın’ derdi. Kaldı ki; Ben ağır ceza başkanıyım teftiş kurulu başkanının uyarmasına gerek var mı ben bu durum yanlış olsa zaten kendim asmazdım silahları” ifadelerini kullandı.
BEN ÇOK ÖNEMLİ DAVALARA BAKTIM
Hakim Oktay Tabur birçok gazetenin kendisini “Papaz Brunson” davasına bakan hakim olarak anlatmasından da rahatsızlık duyduğunu dile getirdi.
Tabur, “Brunson davası çok net ve basit bir davaydı. Kamuoyunda yapılan spekülasyonun da tam aksine verdiğim kararın da arkasındayım” dedi.
Türkiye’nin yaşadığı 15 Temmuz darbe girişimden sonra çok daha önemli davalara baktığını ifade eden Tabur sözlerine şöyle devam etti:
“İzmir darbe davalarına baktım. 283 sanık vardı 17 ay boyunca her gün 200 km yol yaparak Şakran Ceza İnfaz Kurumuna gidip geldim.
283 kişiden 104 kişiye ‘Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi ve Yargıtay sürecinde de bunlar onandı.’ Benim 104 tane haine verdiğim bu karar sonrası bunların içerisinde kalan intikam duygusu bu süreçte ortaya çıktı.
Peki neden bundan bahsedilmiyor. Neden özellikle saklanıyor, Bu adam bu ülkenin başına gelmiş en önemli olaylardan birinde yer aldı.
Ankara duydu mu bu davayı duymadı. Neden biliyor musunuz tek sebebi
Hakka, hukuka, hakkaniyete son derece dikkat ederek o duruşma sürecini yürüttük.
İzmir darbe davası Türkiye’de yürütülen üçüncü büyük darbe davası yürütülen şehirdi. 17 general, onlarca albay, onlarca pilot, onlarca askeri hakim ve savcı ve bir sürü üst rütbeli görevli vardı. O zaman bu görevleri yürütürken ‘alkışlanıyorduk.’
Kamuoyunun ve birtakım siyasetçilerin açıklama gereği bile olmayacak bir konuda fırtına koparmış’ olmaları başka amaçlara hizmet etmekten başka bir şey değil.
ÖZGÜR ÖZEL BENİ UNUTMUŞ SANIRIM
CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptığı açıklamada başka başka imalarda bulunmuş fakat ben şuna eminim ki kendisi beni Manisa hakimliğinden tanır, unutmuş olması gerekir. Bana da gelmiş gitmiş birisidir. Sayın Özel bilseydi eğer benim İzmir’de burada adaleti nasıl temsil ettiğimi eminim ki hiç bu açıklama gereğini duymaz bilakis destek olurdu.
ÖZGÜR ÖZEL DE HAYRANLIK DUYARDI
Şu an benim hakkımda konuşanlar müstehzi ifadeler kullananlar benim odama misafir olanlar. Buraya geldiklerinde bana ancak ve ancak hayranlık duyarak buradan çıkarlardı. Bugüne kadar da böyle oldu. Buna Özgür Özel de dahildir. Buna hakkımda yayın yapan gazetecilerde dahildir. Bizim arkadaşlarımız var. Bu kesimden de insanlar var ve maalesef ki onlarda dahil. Sayın Fatih Altaylı dahil ve o da odamda kahvemizi içerken o silahların önünde fotoğraf çektirebilirdi biz de güzel sohbet eşliğinde bu dostluğu devam ettirebilirdik. Bugün bu ülkeyi yönetenler değil, maalesef ki bugün örneğinde gördüğümüz gibi bu ülkeyi yönetmeye aday olduğunu söyleyenlerde yanlışa düşebiliyor. Durumumuz bu kör dövüşün içerisindeyiz.
BİR YARGIÇ 7 MİLYONLUK ARABAYA BİNEBİLİR
Hakim vasatını yükseltmemiz lazım, ülkenin karşı karşıya olduğu sorun çok açık ortadadır. Bu ülkenin bir adalet ve liyakat sorunu var ise, Bir adalet deklarasyonuyla bu tüm kamuoyunu da tatmin edecek şekilde örnekleriyle gösterilmelidir. Fakat işini doğru yapan insanları bu çarkın içerisinde harcayarak yapılacak bir süreç değildir. Bir hakimin arabası 7 milyonluk, 10 milyonluk olabilir 28 yıldır ben hakimlik yapıyorum. 17 yıllık aracımı değiştirip yaptığım doğru yatırımlarla risk alarak ve birazda şansın yardımıyla borsada kazandığım parayla değiştirdiğim araba bu olmuştur. Bu da kimseyi rahatsız etmemeli.
Şimdi ben soruyorum özel sektör, siz gazeteciler de dahil olmak üzere ‘Ortalama bir zekada insanların servet sahibi olabildiği bir ortamda Üniversite okumuş, yüksek lisans yapmış yurt dışında görevlerde bulunmuş aydın bir kişinin bu serveti, bu parayı kazanmış olması sizce tuhaf mıdır?
Herkes şöyle bir etrafına baksın bakalım kimler kimler aynı servetin misli misli fazlasıyla nasıl bir hayat yaşıyorlar… Ama biz hâkime yakıştıramıyoruz, hakim ezik olmalı, yaklaşılabilir olmalı, dokunulabilir olmalı hakim ezik olmalı gibi bir beklentimiz mi var acaba?
BEN KİMSENİN ADAMI OLMADIM
Ülke olarak kaybediyoruz. Ben asla ve katta onun ya da bunun, o zümrenin ya da bu zümrenin bir adamı olmadım. İşte kaybettiğimiz nokta bu! Birilerinin adamı olabilseydim eğer çok daha başka pozisyonlarda olurdum. Hizmetleri benim hizmetlerimin ‘onda biri’ olan insanlar çok daha risksiz, huzurlu ve çok daha alin görevdeler. Aslında bunların araştırılması gerekiyor.
SORUMLULARIN TİTREYİP KENDİLERİNE GELMELERİ LAZIM
Gazeteciler nelere sebep oldu biliyor musunuz, bir FETÖ’cü hesap benim eşimin, çocuklarımın, ölmüş annemin, yakın akrabalarımın telefon numaraları, adres bilgileri ve TC numaraları sosyal medyadan paylaşılarak ‘İşte İzmir Adalet Komisyonu Başkanının tüm bilgileri buradadır’ diyerek paylaşıldı ve hedef gösterildim. Toptancı bir yaklaşımla hiç olmadık bir şeyi bambaşka kamuoyuna gösterdi bazı gazeteciler. Titreyip kendisine gelmesi lazım sorumluların.”
BİR TWEETLE AÇIĞA ALINDIĞIMI ÖĞRENDİM
Odatv’nin Bugün görevden alındığınız kamuoyuna yansıdı ne söylemek istersiniz” sorusuna da yanıt veren Tabur şunları söyledi:
Evet doğrudur. Az önce bir tweetle öğrendim. Yazıyı aldım tebliğ ettim. Komisyon başkanlığı yetkime son verildi. Genel yetkili bir hakim olarak görevime devam ediyorum. Üzgün değilim, canım sıkıldı, rabbim ne eylerse güzel eyler olan, olacak olandır.
ÇEKİNECEĞİM SAKINACAĞIM HİÇBİR UYGUNSUZLUK YOK
Tamamen yanlış bir algı oluşturulmak için çabalandı, bu algı oluşturuldu.
Türkiye bu durumu sürekli yaşıyor. Ülkemizde maalesef ki önemli hizmetler görmüş insanlar benzer şekilde bir takım odaklar tarafından ekarte edilmek isteniyor ve bunda da başarılı olunuyor. Bugüne kadar böyle gelindi. Makamlar geçicidir, bizler tabii ki de bu makamlara yapışmış değiliz,çok şükür ki bize söyleyecek hiçbir şey bulamadıkları için gerçekten bilenlerin gülebileceği ancak böyle bir bahaneyle benim üzerime geldiler.
BENİ TANIYAN DOSTLARIM YANIMDA
Benim dostlarım hepsi ve hepsi bugün yanımdalar. Ben bu konuşmayı hala o dostların yanında yapıyorum. Bu yapılanların yakışık olmadığını söylüyorlar. Bakın bunlar toplumun her kesiminden sevilen, sayılan insanlar. Öyle etkili insanlar da var ki, şunu söyleyebiliyorlar “Ya keşke biz daha önce müdahale edebilseydik keşke bugün bu açıklamaları yapan insanlara sakın yapmayın bu insan böyle bir insan hata etmiş olursunuz diyebilseydik buraya varacağını bilemedik” diyorlar.
SİLAHLARIMIN HEPSİ RUHSATLI
Silahlarımın hepsi ruhsatlı, teşhir etmiyorum hepsi bana özel bir odada ancak ve ancak benim izin verebileceğim kişilerin girebileceği bir oda orası. Aslında tuvaletimin ve banyomun olduğu bir oda orası.
Uzun namlulu deniliyor hayır onlar av tüfeği 5-6 bin TL olan herkesin alabileceği hatta internette satılabilen silahlar. Bu ülkede saçma sapan insanların elinde çok daha farklı silahlar varken onlar da olması mı bu ülkenin yargıcın da olması mı daha güvenlidir. Biz kime şov yapmışız. Uzun namlulu silahı hiç kimse alamaz bu ülkenin Askeri ve polisi haricinde.
Bendekiler av tüfeği ve av tüfeğinde ruhsat sınırlaması yoktur.
SİLAHLAR NEDEN ODASINDA
Ben silaha meraklı bir insanım koleksiyon yapıyorum. Evimde çoluğum çocuğum var evde tutmam doğru olmazdı. Herkesin bir hobisi vardır, ben aynı odada öğle tatilimde resim de yapıyorum bununla gurur duyulup aydın çağdaş, günü gündemi takip eden, vasatın üstünde bir yargıç modeli çizerken birilerine hizmet edilmek için maalesef ki böyle bir karalamayla karşı karşıya kaldım.
Şimdi dönüp bakıyorum da fırtınanın koptuğu yerde kimlerin tweet attığı, kimlerin alkış aldığı, kimlerin çığırtkanlık yaptığına bakınca aslında kimlerin canı acıdığı için bu yola tevessül ettikleri çok açık ortada.
6136 ateşli silahlar kanunu yargıçlara taşıma ruhsatı alma izni verir burada da sınır yoktur. İstediği kadar silah alabilir evinde bulundurabilir, iş yerinde bulundurabilir. Soruyorum sizin böyle bir hobiniz olsaydı böyle bir koleksiyon yapmak isteseydiniz evinizde çoluk çocuğunuzun bulunduğu ortamda, yatak odanızda, salonunuz da mı bulundurdunuz yoksa çok daha güvenli olan giriş çıkışın kontrol edildiği ve ancak sizin müsaadenizle insanların girebileceği yani tuvaletimin olduğu oda orası ya.
Bu odayı çok az sayıda insan görmüştür. Kimler biliyor musunuz çok özel dostlar, EK 1’den yüksek seviyede benim ziyaretime gelen insanlardır.
Artık yetkisi olmadığını söyleyen Hakim Oktay Tabur kararname ile nereye takdir edilirse orada görevime devam edeceğim. Fakat bizlerin çalışma şevki kırdırılmaması lazım. Yabancı dil bilen bir yargıcım böyle hâkimlere çok sık rastlamıyorsunuz.
Ben çok sıkıldım, asla üzgün değilim kendim için ama ülkem için üzgünüm sizlerde üzülmelisiniz bu ülkenin bir türlü gerçek çıkış yolunu bulamaması nedeniyle de son derece müteessirim. Yanlış yanlış üstüne…